ÖZEL HABER – Mehmet Rumet SOYLU / Veli BALTACİ
Diyarbakır’da 5 bini aşkın kişinin ikamet ettiği Ziya Gökalp Mahallesi’nin 25 yıldır tercih ettiği bir muhtar var ancak meramını dile getireceği bir resmi binası yok. Muhsin Sanay, henüz 29 yaşında iken 1999 yılında yapılan Mahalli İdareler Seçimleri’nde “Diyarbakır’ın en genç muhtarı” olarak Ziya Gökalp Mahallesi’nin mazbatasını aldı. O günden bugüne yapılan 6 seçimde de muhtarlık mazbatasını alan Muhsin Sanay, 1990’lı yılların zorunlu göç mağduru olan ve kentin yoksul kesimini barındıran mahallesinde sorunlara çare arıyor.
Aldığı hatırı sayılır oylar ve “seçilen en genç muhtar ünvanı” batıda olsa belki de lüks bir binada hizmet vereceği düşünülürdü. Ancak Muhsin Sanay, aksine 9 yıl önce Sur’daki hendek ve barikat olaylarında hizmet verdiği muhtarlık binası bombalarla havaya uçurulduğu için hane hane gezip vatandaşların yaşadığı sorunları ilgili makamlara iletmekte çözüm üretmeye çalışıyor.
1999 yılından bu yana mahallede aynı zamanda televizyon tamirciliği yaptığı 9 metrekarelik dükkanında muhtarlık vazifesini yerine getiren Muhsin Sanay, hayat hikayesini gazetemiz Güneydoğu Ekspres’e şöyle anlattı:
“1976 yılından bu yana ikamet ettiğim mahallemin sorunlarıyla, muhtar olmadan önce de ilgilenmeye çalışıyordum. Daha sonraları televizyon tamirciliği yapmaya başladım. 1999 yılında mahallemizin sakinleri ve ileri gelenleri, beni muhtar olarak görmek istediklerini söylediler. Ben de hem hizmet etme isteğim hem de büyüklerimi kırmamak adına aday oldum. Ve ilk seçimde kazandım. O gün bu gündür muhtarlığa devam ediyorum.
2015 yılında başlayan Sur olaylarından önce muhtarlık büromuz vardı ve hizmetlerimizi oradan yürütüyorduk. Ancak olaylarla birlikte tam teşekküllü olan muhtarlık büromuz bir patlama nedeniyle yıkıldı. Uzun bir süre muhtarlık hizmetlerini seyyar denilebilecek bir şekilde yürüttüm. Çantam ve mührüm elimde, ihtiyaç sahipleri ve mahalle sakinlerine cevap olmaya çalışıyordum. Tabiri caiz ise Türkiye’de seyyar bir muhtar olarak görevimi yapıyorum. Muhtemelen benim koşullarımda başka da bir muhtar yoktur. Kar-kış demeden, mahalle sakinlerimin her sorununa koşmaya çabaladım bu seyyar halimle. Yorucu olmuyor muydu? Elbetteki oldukça yorucu durumda bile ben artık muhtarlık falan yapmayacağım demedim.
Yaklaşık bir yıl sonra olaylarda zarar gören şahsi dükkanımı da elden geçirip işler hale getirdim. Ondan sonra artık muhtarlık hizmetlerimi burada yapmaya başladım. 9 metre karelik bir alanda hem kendi televizyon tamirciliği işlerimi yürütüyorum hem de vatandaşlara hizmet ediyorum. Elbetteki böylesi küçük bir alanda her iki işi yapmak zordur. Zira bu küçük mekana nerden bakarsanız ancak 2-3 kişi sığabiliyor. Hizmet verme sırasında kış aylarında dışarıda beklemek zorunda kalan mahalle sakinlerimiz oluyor ve bu da çok sıkıntılı bir durumu beraberinde getiriyor. Ama yine de bir şekilde hizmeti devam ettirmeye çabalıyorum bunca zamandır. Birkaç defa gerekli mercilere başvurduk ama bugüne kadar herhangi bir cevap alamadık. Oysa çok zor değil, ziyadesiyle var olan boş bir alana bir odalık bir bina da inşa edilebilir ya da boş olan bir mekan kiralanabilir de ama maalesef gördüğünüz gibi hala buradayız.”
Sanay, e-devlet uygulaması ile birlikte eski döneme göre yoğunluğun azaldığı yönündeki algıya dikkat çekerek, şöyle devam etti:
“Teknolojinin gelişimiyle birlikte artık her işlem elektronik ortamda yapılıyor. Bu nedenden dolayı muhtarlara artık ihtiyaç kalmadığı yönünde bir algı var. Ama durum öyle değil. Bizim işimiz sadece bir evrak imzalamak değil, mahallemizde sosyal danışmanlık ve sosyal dayanışma-yardımlaşma görevini de ifa ediyoruz. Örneğin evrak ulaşım görevini de biz yürütüyoruz. PTT’den gelen ve adresi bulunamayan tüm evraklar bizde birikir ve biz elden ya da telefon yoluyla adres öğrenerek sahiplerine ulaştırıyoruz.
Günün herhangi bir saatinde meydana gelebilecek her olaya ilk bizler müdahiliz. Hastalık, ölüm ve kayıp konularında ilk başvurulan adreslerin başındayız. Mahalle sakinleri ile o kadar yakınız ki, gecenin bir vakti eşi evine gitmemiş biri arayıp ‘eşim gelmedi, sen onu görmedin mi’ diye de sorabiliyor. Ailenin bir ferdi konumuna gelmişiz. Bu dönem ile birlikte 30 yıl olacak ki mahallemin muhtarıyım. Normaldir böyle bir ilişki geliştirmiş olmak. Önce daha kıdemli muhtarlar vardı ama merkezi bazda şu an Diyarbakır’da görev süresi olarak en kıdemli muhtar benim. Bunca zamandır muhtarlık yapan bir muhtarın müstakil bir ofisinin olmaması da hazin bir durum bence. Kaldı ki, yıkılan muhtarlık ofisimizi de biz mahalle sakinleri olarak imece usulüyle yapmıştık. Yerel yönetim ve mahalli idare yetkililerinin bu duruma bir an önce çözüm bulmasını isterim.
Devlet ile vatandaş arasında sarsılmaz bir köprüyüz. Yol ve temizlik sorunundan, aydınlatma ve sağlık sorunlarına kadar bir yerleşim biriminde olası tüm sorunlar önce bizlere gelir ve biz de gerekli mercilere iletiriz. Allah’a şükürler olsun bugüne kadar bize yansımış hiçbir sorunu muhatabına iletmemezlik yapmadığımız gibi cevapsız kalmamasına da özen gösteriyoruz. Valimizle yaptığımız istişarede tüm resmi kurumlara muhtarların hiçbir şekilde bekletilmemesi yönünde bir genelde çıkartacağını ifade etmesi bizi sevindirdi. Bu vesile ile tüm işlerimiz hızlanacak.”
Erzurumspor, Amedspor karşısında öne geçti