Kaynak: "Bülten"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Millî Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, İstanbul’da gerçekleştirilen 2024-2025 Eğitim Öğretim Yılı Açılış Töreni ve Eğitim Teknolojileri AR-GE ve Kalite Zirvesi’ne (ETAK 24) katıldı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı’nda gerçekleştirilen “2024-2025 Eğitim Öğretim Yılı Açılış Töreni” ile “Eğitim Teknolojileri AR-GE ve Kalite Zirvesi”ndeki konuşmasında, 5’incisi düzenlenen uluslararası zirveye katılmaktan memnuniyet duyduğunu söyledi.
Akademik çalışmaları tebliğleri, tecrübe ve birikimleriyle dinleyicileri aydınlatacak tüm katılımcılara şükranlarını sunduğunu belirten Erdoğan, “2024-2025 eğitim öğretim yılının öğrencilerimiz, öğretmenlerimiz ve eğitim camiamız için şimdiden hayırlı olmasını diliyorum. Pazartesi günü okul öncesi ve ilkokul birinci sınıf öğrencilerimiz için düzenlediğimiz uyum programlarıyla yeni eğitim öğretim yılına başladık. Diğer öğrencilerimiz ise 9 Eylül Pazartesi günü okullarına kavuşuyorlar. Yaklaşık üç aylık yaz tatilinin ardından yüreklerinde okul heyecanı taşıyan tüm yavrularımızı sevgiyle kucaklıyor, Rabb’imden hepsine üstün başarılar niyaz ediyorum.” diye konuştu.
“6 Şubat depremlerinde hayatını kaybeden öğretmen ve öğrencilerimizi unutmayacağız”
Erdoğan; Anadolu’nun dört bir yanında, tüm il ve ilçelerde, köylerden kasabalara kadar vatanın her köşesinde maarifi yüceltmek için emek veren eğitim çalışanlarını da selamlayarak şöyle devam etti: “Sorumluluğu ağır bir mesleği layıkıyla sürdüren tüm öğretmenlerimize, öğrencilerimizin gelişimi için gösterdikleri fedakârlıklar nedeniyle şahsım ve milletim adına teşekkürlerimi iletiyorum. Üzerinde emeği ve hakkı olan kendi öğretmenlerimi de hürmetle anıyor, hayata veda edenlere Allah’tan rahmet, hayatta olanlara sağlık ve afiyet diliyorum. İdealleriyle yoğrulmuş, azimle çalışan her bir öğretmenimizin milletimize yaptığı hizmetlerin kıymetini kelimelerle anlatmak elbette kifayetsiz kalır. Rabb’im tüm öğretmenlerimizin yardımcısı olsun, yollarını açık etsin.”
Bir konuyu özellikle ifade etmek istediğini söyleyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bizler, üzerinde yaşadığımız toprakları vatan yapmak ve ebedi vatanımız olarak korumak için yaklaşık bin yıldır mücadele eden bir milletiz. Bu uğurda nice evladımızı daha ömrünün baharındayken toprağa verdik. Çanakkale’den İstiklal Harbi’mize, bölücü terörle mücadeleden en son 15 Temmuz başarısız darbe teşebbüsüne kadar istiklalimize yönelik tüm saldırıları aziz şehitlerimizin fedakârlıklarıyla püskürttük. Türkiye’yi yüceltmek ve ilelebet payidar kılma mücadelemizde canlarını ortaya koyan kesimlerden biri de öğretmenlerimizdir. Şehit öğretmenlerimizi özellikle de Necmettin Yılmaz ve Aybüke Yalçın gibi genç yaşta terör örgütlerinin hain saldırılarıyla bizden koparılan eğitim neferlerimizi rahmetle yad ediyorum. Aynı şekilde 6 Şubat depremlerinde hayatını kaybeden öğretmen ve öğrencilerimizi de unutmayacağımızı, hatıralarını daima yaşatacağımızı bir kez daha ifade ediyorum. Rabb’im hepsinin ruhunu şad, mekânlarını cennet eylesin diyorum.”
“Türkiye Yüzyılı hedefimiz sadece bir ufuk değil, aynı zamanda bu aziz vatanın her ferdinin geleceğine dair güçlü bir taahhüttür.” diyen Erdoğan, yeni eğitim yaklaşımı, teknolojik hamleler ve demokratikleşme adımlarıyla bu taahhüdü yerine getirdiklerini, eğitime yaptıkları her yatırımla hayata geçirdikleri her projeyle Türkiye Yüzyılı hedefine biraz daha yaklaştıklarını kaydetti.
Son 22 yılda Türkiye’nin eksiklerini giderme noktasında objektif bakanların hayranlık duyduğu tarihî nitelikte adımlar attıklarını dile getiren Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti: “2002’de 367 bin olan derslik sayımız hayırseverlerimizin de katkılarıyla 2 kattan fazla arttı. Buna bağlı olarak derslik başına düşen öğrenci sayısını ilköğretimde 36’dan 23’e, orta öğretimde 30’dan 22’ye indirdik. Böylece evlatlarımız daha kaliteli, daha ferah bir eğitim ortamına kavuştu. 2002’de 540 bin olan öğretmen sayımız 1,2 milyona yükseldi. Hükûmetlerimiz döneminde 800 bin yeni öğretmen ataması yaptık. Ücretsiz ders kitapları, yemek, taşıma, şartlı destekler, burslar ve pansiyon hizmetleri gibi imkânları sunarak eğitimde fırsat eşitliğini güçlendirdik. Son 22 yılda yaklaşık 4 milyar adet ders kitabını ücretsiz dağıttık. Özel eğitim ihtiyacı olan 1 milyon 200 bin öğrencimizin evlerinde, hastanelerde, okullarda eğitime erişimlerini sağlıyoruz.”
“500 yenilikçi sınıfı okullarımıza kazandırdık”
Erdoğan, seçmeli ders havuzunu genişletilerek insan, bilim ve toplum, din, ahlak ve değer ile kültür, sanat ve spor alanlarında yeni dersler ihdas ettiklerini ifade ederek Kur’an-ı Kerim ve Hazreti Peygamber’imizin hayatı derslerinin yanı sıra geçen yıl görgü kuralları ve nezaket, aile, yapay zekâ uygulamaları, masal ve destanlar, sürdürülebilir tarım ve gıda güvenliği, hukuk bilimine giriş ve İslam bilim tarihi gibi yeni dersler ilave ettiklerini söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “28 Şubat döneminde millet üzerinde baskı kurmak için yürürlüğe konan vesayetçi uygulamaları kaldırdık. Evlatlarımız arasında adaletsizliğe yol açan katsayı zulmüne ve başörtüsü yasağına son verdik.” diye konuştu.
Okulların fiziki altyapılarını geliştirirken sınıfları da en yeni teknolojik imkanlarla donattıklarına dikkati çeken Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bugün 21 bin 580 okulumuzun ağ altyapısını tamamlamış bulunuyoruz. 4 bin 800 okulumuzda daha bu altyapıyı geliştirerek okullarımıza yüksek hızlı internet sağlayacağız. 12 bin 350 okulumuzu yüksek hızlı ve güvenlikli fiber internet erişimine kavuşturduk. Dijital eşitliği temin adına şu ana kadar 28 bin okulumuza kablolu internet sağladık. Öğrencilerimizin modern, interaktif ve zengin bir öğrenme ortamında ders görmeleri için 626 bin 500 dersliğimize etkileşimli tahta kurduk. Neredeyse tüm dersliklerinde etkileşimli tahta olan dünyadaki ilk ve tek ülke Türkiye’dir. İçinde dizüstü ve masaüstü bilgisayarlar, robotik ve kodlama kitleri, üç boyutlu yazıcıların bulunduğu bilişim teknolojileri sınıflarının yanı sıra bu sene itibarıyla 500 yenilikçi sınıfı da okullarımıza kazandırdık. 2028 yılına kadar bu sayıyı 5 bin 500’e çıkarmayı hedefliyoruz. Geleceğin mühendisleri, bilim insanları ve teknoloji liderleri inşallah bu yenilikçi sınıflarda yetişecek.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu alanda attıkları adımların uluslararası alanda da karşılığını bulduğunu belirterek, “OECD ülkeleri arasında eğitimde teknolojik altyapı sağlama konusunda üst sıralarda yer alıyoruz. PISA 2022 raporunda dijital kaynak eksikliği bildiren okulların oranı OECD ortalamasının çok altında. Dijital öğrenmeye hazır olma konusunda yüzde 91 gibi bir iyileşme oranı ile OECD ülkelerini geride bırakmış durumdayız, hamdolsun. Öğretmenlerimizin dijital cihazları eğitimde kullanabilme becerisi yüzde 88 oranında, bu da OECD ortalamasının üzerinde. İnşallah, çok daha iyi yerlere geleceğiz.” ifadelerini kullandı.
“Nitelikli iş gücünün yetiştirilmesi için mesleki ve teknik eğitimde yeni bir açılımı devreye alıyoruz”
Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in kendisinden önce yaptığı konuşmada mesleki eğitim konusunda yürüttükleri projeler hakkında detaylı bilgi verdiğini anımsatan Erdoğan, “Ülkemizin ihtiyaç duyduğu nitelikli iş gücünün yetiştirilmesi için mesleki ve teknik eğitimde yeni bir açılımı devreye alıyoruz. Deprem bölgesindeki çalışmalarımız az önce ifade edildiği üzere hızla devam ediyor. Öğretmenlerimizin konaklama ihtiyaçlarından öğrencilerimizin akademik kayıplarını telafi etmeye kadar her alanda yoğun çaba içindeyiz. Depremin yaralarını sarmakla kalmayacak, bölgenin eğitim altyapısını eskisinden çok daha güçlü hale getirene kadar durmayacağız.” şeklinde konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, teknolojinin ve dijitalleşmenin hayatın her alanına nüfuz ettiği bir dönemde olduklarını, birkaç saatlik internet kesintisinin bile neredeyse hayatın durmasına sebep olabildiğini söyleyerek şu ifadeleri kullandı: “Teknolojiyle beraber bağımlılık, bütün bunlar başta olmak üzere evlatlarımızın karşı karşıya kaldığı riskler de artıyor. Sosyal medyanın, birtakım oyun platformlarının, gençlerimizi nasıl zehirlediğine maalesef sık sık şahit oluyoruz. Oyun platformları, şiddeti teşvik etme yanında aile yapımızı bozan sapkın akımların özendirilmesine de aracılık ediyor. Henüz dört beş yaşındaki tertemiz dimağlar, oyunlar içine sinsice yerleştirilmiş LGBT propagandasına maruz kalıyor. Bu mecralar vasıtasıyla sadece şiddet, sadece sapkın akımlar değil, aynı zamanda ırkçılık da körükleniyor. Başta gençlerimiz olmak üzere insanlarımızı birlikte yaşadığı diğer fertlere karşı düşmanlaştıran ırkçı faşizm buralardan besleniyor. Şunu açık ve net söylemek isterim; Türkiye’yi ekonomik, sosyal ve güvenlik noktasında zafiyete uğratmayı amaçlayan ırkçılık tuzağının merkez üssü sanal alemdir. Dijital dünyanın denetimsiz, kontrolsüz ve kaotik yapısı pek çok tehdidi beraberinde getirmektedir. “
“Bazı çevreler, çocuklarımızın hakkını savunmak yerine uluslararası şirketlerin çıkarlarının avukatlığını yapıyor”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, artan risklere bağlı olarak eleştirilerin de yoğunlaştığını vurgulayarak, şunları kaydetti: “Dünyanın pek çok ülkesinde dijital teknolojilerle ilgili çeşitli tedbirlerin, kısıtlamaların ve düzenlemelerin devreye alındığını görüyoruz. Özellikle Batılı devletlerin kendi çıkarlarını, kendi vatandaşlarını korumak amacıyla aldığı çok sert önlemlerde dikkat ederseniz kimse özgürlükten, demokrasiden, serbest piyasa ekonomisinden bahsetmiyor. Ancak biz evlatlarımızı korumak adına benzer yollara başvurduğumuzda eleştiri oklarının hedefi oluyoruz. Geçen ay uygulamaya koyduğumuz tedbirlerde olduğu gibi hemen birileri tarafından yasakçı olmakla suçlanıyoruz. Şunu üzülerek ifade etmek durumundayım: Ülkemizdeki bazı çevreler, çocuklarımızın hakkını ve hukukunu savunmak yerine uluslararası şirketlerin çıkarlarının avukatlığını yapıyor. Çocuk istismarına karşı çıkmak varken ‘özgürlük’ adı altında istemeseler de çocuklara zarar veren uygulamaları savunur pozisyona düşüyorlar. Özgürlük maskesiyle şiddetin, ahlaksızlığın, ırkçılığın, nefret suçlarının hatta istismarın meşrulaştırılması asla kabul edilemez.”
Erdoğan konuşmasında, çocukların ruh ve beden sağlığının her türlü hesabın üzerinde olduğunu, çocukları koruma noktasında herkesin tek yürek, tek bilek olması gerektiğini belirtti.
Dünyada yaşanan değişime direnmenin mümkün olmadığını kaydeden Erdoğan, “Ama değişimi yönetmek, sağlıklı bir şekilde değişimi yönlendirmek bizim elimizdedir. Sadece iktidarın değil, üniversitelerin, okulların, en önemlisi de anne ve babaların böyle bir mesuliyeti bulunuyor. Tabii ki değişimin gereği olarak en ileri teknolojiyi çocuklarımıza sunacak, bunun altyapısını onlara sağlayacağız. Evlatlarımızın bu konuda geride kalmasına elbette müsaade etmeyeceğiz.” diye konuştu.
Erdoğan, bunları yaparken çocukların kendilerine, ailelerine, çevrelerine yabancılaşmalarına da fırsat vermeyeceklerini vurgulayarak, “Teknolojinin bize hükmetmesine, çocuklarımızı esir almasına izin verirsek ne kendimize ne de evlatlarımıza iyilik yapmış oluruz.” ifadelerini kullandı.
Hayattaki her şey gibi teknolojinin de insan için olduğunu ifade eden Erdoğan, “Teknoloji bize faydalı olduğu, hayatımızı kolaylaştırdığı ölçüde değerlidir. Şayet denge bozulur, insanla teknoloji arasındaki roller değişir, teknoloji insana hükmetmeye başlarsa işte o zaman işler çığırından çıkar. Teknolojiyi kullanmak ile bağımlısı olmak arasındaki çizgi kaybolduğunda hangi sıkıntılarla karşılaşacağımızı hepimiz çok iyi biliyoruz.” dedi.
“Hepimize sorumluluklar düşüyor”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bilgisayar ve bilgisayar oyunları ile cep telefonu yüzünden huzursuz, mutsuz olan ve öfke nöbetleri geçiren çocukların olduğunu ifade ederek, şöyle konuştu: “Akranlarını bir tarafa bıraktım, aynı yuvayı paylaştığı ebeveyniyle, kardeşleriyle iletişim kurmakta zorlanan evlatlarımız var. Gününü bilgisayar başında, oyun başında, ekran başında geçirdiği için eğitimi aksayan gençlerimiz var. Gerçek dünya ile sanal alem arasındaki ayrımı kaybetmiş, maalesef ikisini ayıramayan pek çok çocuğumuz var. Dijital teknolojilerle dengeli ilişki kuramadığı için sağlık problemleri, iletişim güçlükleri, ruhsal sıkıntılar yaşayan insanlarımız var. Sadece çocuklar, gençler değil, her yaş grubundan vatandaşımız dijital teknolojinin getirdiği sorunlarla mücadele ediyor. Dolayısıyla olumlu yanlarıyla birlikte menfi tarafları da olan bir gerçeklikle karşı karşıyayız. Bu noktada hepimize sorumluluklar düşüyor.”
Başta öğretmenler, anne ve babalar olmak üzere kontrollü bir kullanımı yaygınlaştırmak durumunda olduklarını vurgulayan Erdoğan, “Önce öğretmen ve anne babaları, ardından da çocukları bilgilendirmek ve bilinçlendirmek mecburiyetindeyiz. Teknolojiyi üreten, geliştiren ve bilinçli kullanan ama onun esiri olmayan nesle biz TEKNOFEST kuşağı diyoruz.” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Çocuklarımızın kişisel verilerinin kötüye kullanılmasını, çevrim içi ortamlarda şiddet, zorbalık, cinsel istismar gibi içeriklere maruz kalmalarını önlemek amacıyla gereken tüm yasal düzenlemeleri hayata geçiriyoruz. Bu konuda ailelerimizin ve öğretmenlerimizin de gereken hassasiyeti göstereceklerine, çocuklarımızın çevrim içi mahremiyetinin korunmasına dikkat edeceklerine inanıyorum. Tarih boyunca milletimiz köklerinden kopmadan, özünü muhafaza ederek dünya sahnesinde hak ettiği yere ulaşma mücadelesi vermiştir. Bugün de aynı ideal doğrultusunda emin adımlarla yürüyoruz. ‘Köklerden Geleceğe’ düsturuyla geliştirdiğimiz ‘Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli’ bunun en son örneğidir. Bu modelle çocuklarımızı zihni açık, ufku geniş, millî ve manevi değerlerle donanmış, bilgi ve çağın gerektirdiği becerilere sahip insanlar olarak yetiştirmeyi hedefliyoruz.”
Erdoğan, bu yıl uygulamaya konulan yeni maarif modeli ile eğitim-öğretim yılının hayırlı olmasını diledi.
Bakan Tekin: “Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli ile adım atacağız”
Programda konuşan Millî Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a eğitime verdiği kıymet ve faaliyetlere desteği için minnet ve şükranlarını sunduğunu söyledi.
Bir yıl önce gerçekleştirdikleri eğitim öğretim yılının açılış programını hatırlatan Tekin, sözlerine şöyle devam etti: “AK Parti iktidarlarının kümülatif birikimleri eşliğinde devam eden yaklaşık çeyrek asırlık süre boyunca, eğitim ortamlarımızın insani, fiziksel, bilimsel ve teknolojik altyapı açısından geçmişle mukayese edilemeyecek ve çağdaş dünyadaki standartları yakalayacak şekilde geliştiğini ifade etmiş ve sizlere Bakanlığımız adına bir söz vermiştim. Maarif çağı olarak tecelli edeceğine inandığımız Türkiye Yüzyılı idealini gerçekleştirmek için gerekli olan maddi altyapının zatıdevletlerinizin himaye ve liderliği sayesinde büyük oranda tamamlandığını ve artık bu altyapı üzerine kendi eğitim sistemimizi inşa etmenin, kolektif ve milli bir maarif bilinci ile kendi modelimizi üretmenin vaktinin geldiğini söylemiştim.”
Tekin, 2 gün sonra başlayacak 2024-2025 eğitim öğretim yılına yenilenen eğitim programı, “Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli” ile adım atacaklarını belirterek zeminini milli değerlerin ve bilimsel gelişmelerin oluşturduğu bu modelle “köklü geçmiş, güçlü gelecek” anlayışı doğrultusunda eğitimde zamanın ruhunu yakalamayı hedeflediklerini söyledi.
“Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli eğitimin muhtevasına yönelik dinamik bir dönüşüm sürecinin de başlangıcı”
Beceri-hak ve gelişim temelli bir öğrenme sürecinin yanı sıra, erdem-değer-eylem çerçevesini haiz bütüncül bir yaklaşımla oluşturdukları Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli’nin, eğitimin muhtevasına yönelik dinamik bir dönüşüm sürecinin de başlangıcı olduğunu söyledi.
Tekin, “Bu dönüşüm süreci, gençlerimizin hem doğal ve fıtri gelişimini esas alan hem de pedagojik gereksinimlerini karşılayan zengin bir içerikten ve ihtiyaç duyulan her aşamada güncellenebilecek canlı bir müktesebattan beslenmektedir.” diye konuştu.
Bakan Tekin, “Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli”ne ilişkin, “Dijital yetkinlikler ile Anadolu kültürü gibi geleneksel değerleri entegre ederek, öğrencilere 21. yüzyılın gerektirdiği teorik ve pratik becerileri kazandırmayı, ahlaki ve etik sorumluluklarımızı göz ardı etmeden teknolojinin eğitimdeki kullanım alanı ve değerini artırmayı hedefliyoruz.” değerlendirmesinde bulundu.
Millî Eğitim Bakanlığı olarak bu hedeflerle uyumlu olacak şekilde, eğitim teknolojileri ekosistemini ana gündem ve temel politika alanlarından biri olarak gördüklerini belirten Tekin, teknolojik gelişmelerin eğitimde sunduğu fırsatlardan en iyi biçimde yararlanmak için yoğun olarak çalıştıklarını vurguladı. Tekin, şu anda EBA’nın dünyada en çok ziyaret edilen ve içerik transfer edilen platformlardan biri hâline geldiğini kaydetti.
“Mesleki ve teknik öğretimdeki öğrenci sayımız yaklaşık yüzde 15 oranında arttı”
Bakan Yusuf Tekin, bu yıl beşincisini düzenledikleri zirvenin amacının Bakanlığın eğitim teknolojileri alanındaki faaliyetlerini uluslararası düzeyde tanıtmak, örnek çalışmalarını dünya kamuoyuyla paylaşmak ve ilgili ulusal, uluslararası paydaşları bir araya getirerek işbirliklerine ve görünürlük faaliyetlerine zemin hazırlamak olduğunu söyledi.
2024-2025 eğitim öğretim yılındaki ana gündem konularından birinin de mesleki ve teknik eğitim olduğunu kaydeden Tekin, şunları dile getirdi: “Siyasete ve siyasal karar alma mekanizmalarına dışsal ve antidemokratik vesayetçi mücadelelerin sembolü haline gelen 28 Şubat sürecinin en ciddi zarar verdiği alanlardan bir tanesi mesleki eğitim olmuştu. Bilhassa 2014 yılından itibaren sizlerin önderliğinde bu alanda çok önemli adımlar atıldı. Sektörle ortak proje meslek liselerinin kurulması, işbaşı eğitimlerine asgari ücretin yüzde 30 ve 50’si oranında kamusal destek sağlanması, stajyer gençlerimizin iş kazaları ve meslek hastalıklarına karşı sigortalanması ve MESEM’lerin zorunlu eğitimin bir parçası olması gibi adımlar bu anlamda çok önemliydi. Bütün bu adımları hayata geçirirken yaptığımız gibi şimdi de zatıdevletlerinizin talimatlarıyla her ilimizde sektör temsilcileri, meslek örgütleri ve diğer paydaşlarla bir araya gelerek bir durum tespiti yaptık. Aksayan, çözülmesi gereken sorun alanlarını tespit ettik. Yeni modeller ürettik ve mevzuat açısından düzenlemeler yaptık. Bu yaklaşımlarımız neticesinde 2024-2025 eğitim öğretim yılında mesleki ve teknik öğretimdeki öğrenci sayımız yaklaşık yüzde 15 oranında arttı.”
Bakan Tekin, 10 Ağustos’ta yayınlanan Mesleki ve Teknik Eğitim Politika Belgesi’ni hatırlatarak, “Ana felsefesini ‘Herkesin bir mesleği olmalı!’ şeklinde özetleyebileceğimiz bu belge kapsamında mesleki ve teknik eğitimi güçlendirecek, üretim sektörüne nitelikli eleman teminini mümkün kılacak bir dizi yeni uygulamayı hayata geçireceğiz. İlk olarak mesleki eğitimi daha erken yaşlarda başlatıp teşvik etmek amacıyla ortaokulların 7 ve 8. sınıflarında zanaat atölyeleri oluşturduk. Ayrıca bu yıldan itibaren mesleki ve teknik Anadolu liselerinin bünyelerinde meslek ortaokulları açmayı planlıyoruz.” ifadelerini kullandı.
Depremden etkilenen 11 ile 19 bin 784 yeni derslik
Bakan Yusuf Tekin, ilave olarak Türkiye’nin her bölgesinde sektörün ihtiyaç duyduğu anlamda eğitim elemanı yetiştirmek ve mezunların istihdamını kolaylaştırmak için “bölge”, “ihtisas”, “sektör içi” ve “sektöre entegre” olmak üzere 4 yeni okul modelini hayata geçirmeyi gündemlerine aldıklarını söyledi.
Bu yıl gündemlerindeki üçüncü konunun eğitim öğretim süreçlerine ailelerin daha yoğun bir şekilde katılımını sağlayabilmek olduğunu kaydeden Tekin, bu kapsamda Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı ile birlikte yürütecekleri faaliyetlerin tanıtımını yaptıklarını ve yol haritasını açıkladıklarını bildirdi.
Tekin, ayrıca Bakanlığın “asrın felaketi” olarak da adlandırılan Kahramanmaraş merkezli depremlerden etkilenen 11 ildeki faaliyetleriyle ilgili şu bilgileri verdi: “Her zor zamanımızda olduğu gibi bu zorluk karşısında da devlet ve millet olarak kenetlenerek büyük bir dayanışma örneği sergiledik. Eğitim camiamız da bu zorlu süreçte olağanüstü bir çaba sarf etti. Felaketi yaşayan 11 ilimizde deprem öncesinde 119 bin 200 derslikte eğitim veriyorduk. Depremde toplam 9 bin 935 dersliğimiz kullanılamaz hale geldi. Bu hafta itibarıyla 5 bin 787 dersliğimiz eğitim öğretime başlamış durumda, yıkılanlar içerisinden. İhalesi tamamlanan, devam eden, inşaatı devam eden dersliklerimiz de bittiğinde yıkılan 9 bin 935 dersliğin yerine 11 ilimizde 19 bin 784 yeni derslik hizmete girmiş olacak. Böylece talimatlarınız doğrultusunda her ilimizde 6 Şubat’tan önceki derslik sayısının yüzde 10’nun üzerine çıkarmış olacağız. Ayrıca yine bu 11 ilimizde 58 bin 952 dersliğimizin de güçlendirme, bakım ve onarım çalışmalarını da tamamlayarak yeni eğitim öğretim yılına hazır hâle getirdik.”
“Çanakkale’den Gazze’ye Vatan Savunması ve Bağımsızlık Mücadelesi”
Son bir konuyu Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın takdir ve talimatlarına arz etmek istediğini söyleyen Tekin, sözlerini şöyle tamamladı: “Yaklaşık bir yıldır dünyanın gözü önünde devam eden İsrail zulmüne karşı evlatlarımızın farkındalığını artırmak için 9 Eylül Pazartesi günü okullarımızda ‘Çanakkale’den Gazze’ye Vatan Savunması ve Bağımsızlık Mücadelesi’ başlıklı açılış dersiyle derslerin başlamasını talimatlarınıza arz ediyoruz. Bu sayede evlatlarımızın hem Filistinli kardeşleriyle dayanışma şuurunu artırmış hem de bağımsızlık ve vatan kavramlarının anlam ve önemine yönelik bir farkındalık oluşturmuş olacağız.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Bakan Tekin öğrencilerle yeni eğitim yılının ilk ders zilini çaldı
Törende, Millî Eğitim Bakanı Tekin, bir öğrenci tarafından yapılan resmi, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a takdim etti. Erdoğan, bu esnada sahnede olan ve resmi çizen öğrenciyi tebrik etti.
Programda, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Bakan Tekin, beraberindeki öğrencilerle yeni eğitim yılının ilk ders zilini çaldı.
Erdoğan, çocuklara zilin bugünün hatırası olarak kendilerinde kalacağını söyleyerek yeni dönemin hayırlı olmasını diledi.
Kaynak: Milli Eğitim Bakanlığı
İşte okullarda şiddetin önlenmesi ve mağdurun korunması için yapılması gerekenler