İmsak Vakti a 05:43
Siirt °
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkâri
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • istanbul
  • izmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kahramanmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
a

İshakcan Yılmaz Yazdı Doğa Sevgi Ve Önemi

Giriş: 28 Eylül 2022 17:38

Slide 1 Slide 2 Slide 3

Kaybolan Doğa

Doğayı üzmeye başladık. Ağaçları kesiyoruz, yeşili mahvediyoruz, nehirleri kirletiyoruz. Dünya çapında bir beton sevgisi sardı etrafımızı.
Gelecek nesiller oynayacak yeşil alan bulamayacak. Hatta sokak aralarında bile oynayacak yer kalmayacak. İnsanlık kırlarda koşmayı, denizde yüzmeyi unutacak; çünkü her taraf betonlaşıyor. Dünya nefessiz kalacak. Dünyadaki milyonlarca varlığın yaşam kaynağını insanlık yok etmeye başladı. İnsanoğlu kendi kıyametini kendi hazırlıyor. Yüksek yüksek binalar, koca koca alışveriş merkezleri yapılıyor. Ağaçlar kesiliyor her şey rant uğruna yok oluyor. Böyle giderse ne bir ağaçlık ne bir yeşillik kalacak. Nefessiz kalacağız.
Ormanları kentleşme adına yok etmesek, doğayla iç içe barışık yaşayabilsek. Çocuklarımıza büyük alışveriş merkezleri yerine doğal oyun alanları bıraksak ne güzel olur.
Size sesleniyorum ey insanlık! Aklınız var, iradeniz var. Tercih sizin; ya doğayı yok edip onunla birlikte yok olacaksınız ya da doğayla yeniden var olacak

Biz İstersek   

İnsanlar doğayla bir bütün gibi olmalılar, iç içe yaşamalılar. Aslında bu eğitim çocukken alıştırmalı, gençlikle devam etmeli yani yaşamımız boyuncu doğayı sahiplenmeliyiz.
Doğadaki zamanın geri dönüşü olmaz, iş işten geçtikten sonra da bir şeyler yapamayız
O yüzden şimdi söylemeliyiz. “Doğa elden gidiyor.” Bununla ilgili çalışmalar yapılmalı, toplum bilinçlenmek, bilinçlenmeli ki bu çalışmalara destek versin.
Aslında demek istediğim toplumun bilinci çok önemli. Çoğu insan: “Bir tek benimle mi doğa düzelecek?” diyor. Biz istersek bir kişi ile bu işe başlarız. Arkamızdan bin kişi ile bu işi de bitiririz.
Biz istersek çiçek, istersek ağaç oluruz. Yeter ki inanıp, kendimize güvenelim. Yeter ki ipin ucunu kaçırmayalım.
Peki doğamıza sahip çıkıyoruz diyen insanlara bir sorum olacak. Su kaynaklarımız olan, hep doğallığıyla tanınan masmavi denizlerimiz, göllerimiz ve ırmaklarımız bir kutsal emanetti ama şimdi masmavi denizlere göz damlalarıyla birikip ağlayan “Su kirliliğiyle

Değerli Doğamız

Doğa; insanlar, hayvanlar, bitkiler ve diğer bütün canlılar için yaşam yeridir. Doğanın kıymetini bilmenin ne kadar önemli olduğunu unutuyoruz. Bizim için iyi ve doğru olanı unutmak her zaman insanlara zarar vermiştir. Bu sebeple sürekli çevremizi korumanın yollarını aramalıyız.
Vazgeçilmez bir parçamız olan doğanın önemli değerlerinden biri olan ormanlarımız hayatımızı kurtarmaktadır. Biz doğayı bilinçsizce tüketirken ormanlar bize ders verircesine yardımcı olmaktadır. Bizi yok olmaktan kurtaran ormanlardaki yetişkin bir ağaç 18 kişinin yıllık oksijen ihtiyacını sağlayabilmektedir. Ağaçlar karbondioksiti alıp oksijene çevirdikleri için küresel ısınmayı engelleyerek dünyamızın nefes almasını sağlar. Ağaçlar su emer, atmosfere bırakır ve dünyanın su döngüsüne katılır. Su, bütün canlılar için vazgeçilmez bir yaşam kaynağıdır. Bölgenin iklim şartlarına uygun ağaçlar kökleriyle fazla suyu emerek sel felaketini engellerler. Ağaçların toprağın derinlerindeki kökleri toprağı

Huzur

Dışarıya çıktığınızı düşünün. Burnunuza fabrikalardan çıkan fosil yakıtların kokusunun geldiği, yemyeşil çimenlerin üzerinde çerçöpün dolu olduğu, kelebeklerin nefes almakta zorlandığı bir yerde yürüdüğünüzü düşünün.
Siz hiç istemez miydiniz? Burnunuza ilkbahar kokusunun geldiği, kenarlarında o kocaman gövdelerini dimdik ayakta tutup da, incecik dallarından sarkan yemyeşil yaprakların hışırtıları eşliğinde birbir yere konmasını seyrederken, o  upuzun yemyeşil kırlarda, türlü türlü kuş nidalarının yükselişi eşliğinde yürümeyi…
Hatta o, kocaman gövdenin o incecik dallarının altında oturup kitap okumayı…Yeri geldiğinde, o büyüleyici gövdeye salıncak kurup, gözlerinizi kapayıp, tıpkı bir kelebek misali, havanın o özgür kolları arasında süzülmeyi…
Ve en sonunda bitkin düştüğünüz de, çimenlere uzanıp gözlerinizi kapamayı…Bir anda zamanın durduğunu varsayıp hayallere dalmayı…
Hiç düşündünüz mü? Bu yazılanların hayallerden daha yakın olduğunu, gerçekleştirebilmenizin zor olmadığını…
Veİshakcan Yılmaz Yazdı Doğa Sevgi Ve Önemi | Siirt Olay Haber İshakcan Yılmaz Yazdı Doğa Sevgi Ve Önemi | Siirt Olay Haber İshakcan Yılmaz Yazdı Doğa Sevgi Ve Önemi | Siirt Olay Haber İshakcan Yılmaz Yazdı Doğa Sevgi Ve Önemi | Siirt Olay Haber

 

Diğer Haberlerimiz
YORUMLAR

s

En az 10 karakter gerekli

Sıradaki haber:

İshakcan Yılmaz Yazdı Doğa Sevgi Ve Önemi

HIZLI YORUM YAP

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.